8 Aralık 2007 Cumartesi

İnsan

İnsan

Bizim algılayabildiğimiz varlık dünyasında aşamalar vardır. Sözgelimi bir hayvan, ne kadar ilerlerse ilerlesin, görünmez gerçekleri algılayan ve her şeyin içini keşfeden aklın gerçeğini tasavvur edemez; çünkü insan aşaması, hayvan aşamasına nazaran daha üst bir aşamadır. İnsan aşamasını hayvan aşamasından daha üstün yapan, insan dünyasında mineral, bitki ve hayvan özelliklerinin yanı sıra başka şeylerin de bulunuyor olmasıdır. Bunu açıklayabilmek için bu olguya birçok yönden yaklaşılabilir. Konuya bir de “evrim” gözüyle bakalım. İnsan embriyosu başlangıçta acayip bir şekil arz eder, buna karşın her aşamada insan daima ayrı, seçkin bir türdür, daima insandır, hiçbir vakit hayvan olmamıştı. Dolayısıyla şekli değişik de olsa insan yine insandır ve türler arası geçiş gerçekleşmediği için insan, ne maymundan ne de meyve sineğinden gelmiştir. Bu bağlamda evrim sözcüğünün anlamı “İnsan nuftesi başlangıçta acayip bir şekil arz eder.” tümcesinde yatmaktadır. İster çok ileri ister çok ilkel, her canlı geçmişinden izler taşır; zira değişim (bir başka deyişle evrim) bir anda gerçekleşmez. Dinsel metinlerde “insan” olarak kabul edilen zigottan başlayarak, bebeğin doğumuna dek geçen süreyi incelersek bakın neler buluyoruz.
Zigot tek bir hücreden oluşur; dolayısıyla bu tek hücreli insan bu aşamada “terliksi hayvan” gibidir. Ardından, morula[i] evresi gelir. İnsan, bu aşamada koloni olarak yaşayan tek hücreli canlılara benzetilebilir. Sıra blastula[ii] evresine gelmiştir. İnsan, bu aşamada volvoks denilen çok hücreli organizmalara benzer. Sonra gastrula[iii] evresi gelir ve insan artık sölenterler ile benzer özellikler gösterir. Artık insan embriyosunda değişik tabakalar oluşmaya başlar ve bu aşamada insan, deniz yıldızları ile benzer bir döneme girmiştir. Okuyucuyu bunaltmamak için artık daha da hızlı geçiyorum. Embriyoda besin dokusunun gelişmesiyle balıklara ve sürüngenlere, amniyon[iv] boşluğunun oluşmasıyla sürüngenlere ve kuşlara benzedikten sonra plasenta taşımasıyla da memelilere benzer. İnsanın gelişimi, görüldüğü üzere, hayvanların özelliklerini kendisinde içerir, onların geçirdiği gelişim aşamalarını geçirir ve hatta daha fazlasını geçirir. Dolayısıyla insan aşaması, hayvan aşamasına nazaran daha üst bir aşama olarak kabul edilebilir. Dahası bu durum, “İnsan dünyasında mineral, bitki ve hayvan özellikleri mevcuttur.” sözünü de açıklar.
Artık soru şudur: Bunca benzerlik bir yana dursun, bizi insan yapan nedir? Akıl mı? Aynadaki yansımasına saldıran kuşa bakarak, aptal olduğu söyleyebiliriz. Yere yatmadan önce, halının kıllarını ot sandığı için dönüp duran köpeğin aptal olduğunu da söyleyebiliriz. Tabii bunları söylerken kendimizin çok akıllığı olduğunu düşünürüz; oysa insanlar için de benzer durumlar vardır. Sözgelimi bir erkeğin bir kadının fotoğrafına ya da cansız mankenine bakıp sanki gerçekmişçesine cinsel tepki gösterebilmesi gibi... Çok da farklı, çok da akıllı değilmişiz gibi görünüyor. Terbiye mi? “Hayvanlara da bakınız, hayvan terbiye görünce ehli olur.” sözü yeter mi bilmem. Demek ki terbiye değilmiş; zira terbiye görmeyen insan, tabiatın hükmüne bırakılan hayvandan da daha aşağı bir varlık olur. Demek ki insanı yüce kılan şeyler, insanın gerçek süsünü teşkil eden huy ve erdemleridir. Bunlar ise rahmani sünühat[v], semavi bağışlar, vicdani duygular, ilahi sevgi, ilahi bilgi, genel bilgi, akli idrakler, bilimsel keşifler, adalet ve insaf, doğruluk ve iyilik, zati yiğitlik, yaratılıştan gelen cömertlik, hakkı koruma, ahdümisakı muhafaza, her hususta dürüstlük, her işte hakperestlik, kamu çıkarları uğrunda fedakârlık, bütün insan topluluklarına sevgi ve şefkat, Tanrı öğretilerine uygu, Rahmanın Melekutuna hizmet, halkı doğru yola hidayet, ümmet ve milletleri terbiyedir.
Şimdi ise soru şudur: “Ben ne kadar insanım?”

Kerem Onat


Kaynaklar

Hz.Abdülbaha’nın Yazılarından Seçmeler
Bazı Sorulara Cevaplar
Hayvanların Sessiz Dünyası, Marian Stamp Dawkins

[i] Döllenmiş yumurtanın segmentasyonu sırasında oluşan ve hücrelerin dut gibi bir arada bir topluluk teşkil ettiği embriyo safhası.
[ii] Bütün çok hücreli hayvanlarda embriyo gelişmesi sırasında görülen, bir sıra hücre tabakasından oluşan içi bir sıvı ile dolu bir top şeklinde olan, segmentasyon sırasında morula evresinden sonra teşekkül eden, bazen sillerle de çevrili olabilen bir evre.
[iii] Blastuladan sonra oluşan, hücrelerin içeri çökmesiyle ilk bağırsak boşluğunu meydana getiren erken embriyonik safha.
[iv] Amniyonlu hayvanlarda bulunan ve dölütü örten en iç zar.
[v] Sünuhat: Akla, hatıra gelen, içe doğan şeyler.

Hiç yorum yok: